6 Eylül 2010 Pazartesi

Galatasaray'ın Bam Bamları

     Tribün ortamını bilen hemen herkesin bildiği kelimelerdir "bam bam". Kimi tribün ağızında "lay lay" diye de tabir edilir. Bambamları hayatın her alanında görürsünüz. Aritmatik çoğunluk bulundukları tarafta olduğunda, en  yıkılmaz neferlerdir. Bambamlar bir mevzu olduğunda "hadiyin! saldıralım! yürüyün!" diyerek  insanları güdüleme anlamında yararları vardır. Bu kişiler, kitleye gaz verse de olay anında ortalarda gözükmezler. Çarpışma esnası olay mahalinde olmazlar. Gençliğimde bir çok defa farklı tribünlerle sabahlarken kapıştığım, dövüştüğüm oldu. Karşıdan gelen 100 kişilik gruba, 100 kişi saldırdığımızda, birden 30 kişi kaldığımızı çok bilirim. Mevzu sonrası ise olayın nasıl olduğunu, stadyumun oraya geldiğimde ancak öğrenebilirim. Meğersem kahramanlık destanı yazmış bireylerin, o esnada benimle beraber  dövüştüğünü bile düşündüğüm çok olmuştur. Zaten bir olayda 30 kişi isen bile, olay esnası orada olduğunu anlatan 300 kişiyi bulmak mümkündür.

Bu anlamda bambamları günümüzde 3 gruba ayırabiliriz.
1- Olay başlamadan sesi çok çıkıp, olay esnası kaybolanlar
2- Olay başladığında kaçmaya fırsat bulamayıp veya kaçarken görülürse  rezil olma ihtimali ile saldıranlar
3- Olay başladığında kaçarlarsa, karşı gruba yakalanma korkusu ile kaçamayanlar
4- Sabahlamaya bile gelmeyip kahve -meyhane köşelerinde mevzudaymış gibi anlatanlar (internet tayfası gibi)


     Bambamlar 1 kişiye 5 kişi girip bunun, delikanlılık tarihini de yazmayı ihmal etmezler. Ama tekrar diyorum mevzu esnası ortada gözükmezler. Bizler kavgaya koşarken, onların koştuğu istikamet ise sıklıkla çok farklı yerlerdir. Ne yazık ki bir kere bile aynı istikamete koşmak nasip olmamıştır bu arkadaşlarla. Mevzuya katılmak zorunda kalanları da grubun ortalarında bulunmaya çalışırlar. Arkadan saldırı olursa ihtimaline karşı.


     Bunları neden anlatıyorum? Galatasaray futbol takımının da bambamları var. Hepinizin bildiği bu bambamlarımızın  iki bamı da farklı özellik göstermekte.

Birinci BAM: Barış-Ayhan-Mustafa
İkinci BAM: Baros-Arda-Misimoviç





Birinci Bam

     Bu BAM az önce yukarıda tarif ettiğim ilk 3  grup bambamlarla ortak özellikler taşır aslında. Barış Ayhan, Mustafa, GS orta sahasında her mevzuya koşturan futbolcularımız. Ama onlarda esas sorun, mevzunun olduğu yerde değil de farklı yerlerde koşturuyor olması, GS tribünün büyük sorunsalı olarak karşımızda durmakta. Şu gerçek, haksızlık etmeyelim. Bu 3'lü hiç bir zaman 4. gruba dahil olmazlar. Yani her zaman olay mahaline ilk gelen futbolcularımızdır fakat sorun, olay mahalinin neresi olduğu konusunda, gerçek görüntüyü yaklayamamış olmaları.


     Oyunda kan gövdeyi götürdüğü anlarda maçı staddan seyreden tüm arkadaşlarımızın ortak fikridir bunların Bam değil Bambam olduğu.  Oysaki TV başından maçı izleyen taraftar ve yorumcular için oldukça verimli olduğunu düşünenler çok olacaktır. Çünkü TV'lar  sadece topun olduğu alanı gösterir. O bölgede topa doğru yapılan yalan koşular, yalancı paslar, aldatır  o gözleri. Yerlerde kaymalar, gereksiz yerde oyuncunun peşinden koşmalar, gereksiz fauller  ve en önemlisi yerini kaybetmeler.

    
     Savaşta en önemli kural, yerini kaybetmemen gerektiğidir. Ramazan ayındayız  İslami bir savaşdan örnek vereyim. Uhut savaşında Hz. Muhammed, dar bir geçide okçuları yerleştirmişti. "Buradan ne olursa olsun ayrılmayın" dedi. Ama sonucu biliyoruz hepimiz. O okçular, -savaş kazanıldı- diye düşünüp, mevzilerini boşalttılar ve o geçitten geçen Mekkeli süvariler, Muhammed yanlılarını gafil avladı. Tek sorun o adamların yerlerini bırakması idi.

    
     İşte GS'ın ilk Bam'ını oluşturan Barış-Ayhan-Mustafa üçlüsü,  maç içinde yerlerini çok kaybediyorlar. Maç içinde, maç izliyorlar ve uzun toplarla araya atılan toplarla gelen rakip, Mekkeli süvariler gibi GS'ı avlıyor.


     Açıkcası bu 3 oyuncu arasında, Defansif anlamda orta saha oynayabilecek nitelikleri olan tek oyuncu, Ayhan Akman. Esas niteliği B2B diye tarif ettiğimiz, iki cezaalanı arası olan Ayhan, gene de  özverisi ile bu alanı kapatmaya çalışıyor ve şu an (Cana harici) o mevkiinin hakkını verebilecek tek oyuncumuz. Mustafa o bölgede oynadığı zaman, defansa çok yanaşması yüzünden, defans hattımız 5 li bir görüntüye bürünüyor. Bu esnada Mustafa,  hatta çizgiden toplar çıkartsa, stoperlerin açıklarını kapatsa da o bölgeye gereksiz geri yaslanması sonucu, stoperlerin dengesini bozduğunun farkında değil. Üstelik bu anlamsız geri yaslanması ileri  hattaki oyuncularımızla hatların kopmasına sebep olduğu gibi defanstan atılan uzun toplar, tekrar duvara çarpmış gibi bize dönebilmekte. Rakibin orta sahayı dirençsiz geçip, hücum bölgesine daha zinde girmesi de ayrı bir sorun yaratmakta.


     GS savunmasının rahat etmesi için gereken, savunma yönlü orta saha oyuncusunun tarifi: Rakibe daha orta sahayı geçmek üzereyken basacak, topu kapmaktan ziyade rakibi yavaşlatacak ve o esnada defansımızın yerine gelmesi için gerekli zamanı, takıma kazandıracak bir oyuncu. Defans yerleşimi tamamlandığı anda da  tek hamle yapmaktan ziyade, rakibi topla beraber kenara doğru sürüklemek ve açık ve/veya bek oyuncusu ile makasa alıp topu kapmak üzerine olmalı. (aynı şekilde rakibi göbekte karşılaması durumunda, rakibin arkasından  gelen Ofansif orta saha oyuncularımızın baskısı ile rakibin ayağına yapılacak baskıdır) Bunları takımda yapabilecek tek oyuncu Ayhan Akman (bu üçlü arasında) Mustafa yerini kaybetmeme özelliğini öğrenebilirse (ki 29 yaşındaki bir oyuncuya bunu anlatmaktan hicab duyacaktır Teknik kadro) bu görevi yapabilir. Barış Özbek içinse bu olay, bu genç yaşında ondan geçmiş durumda.





     Açıkcası Barış'ın hangi bölgede kullanılsa daha yararlı olur diye düşünmeme rağmen etkin bir yer bulamadım ben. Bu anlamda görüşlerinizi  bekliyorum. Ama eli belinde oynayan, top yakınında değilse seyreden bir oyuncunun, sağ bek olma ihtimali yok. Çünkü top yakınında değilse, sağdan bindrimeler yapman ve buna hazırlıklı olman lazım. Bindirme yaparken de o hattan kaçan rakibini, kontrol altında tutmalı, bir gözün orada olmalı. Ofansif forvet desek, şimdi oyunun kilitlendiği anlarda, Barış'ın nasıl bir pas atabileceğini, oyunu açabileceğini,  alan boşaltabileceğini düşünüyorsunuz? Savunması zaten olmadığından B2B olayını konuşmuyorum bile. Bu anlamda ben Barış'ın yerinde olsam, sabah - akşam Forvet eğitimi alırdım. Fiziki yapısı oldukça güçlü, kafa toplarını  ve tek vuruşlarını güçlendirirse, ortalama bir golcü olabilir. Tabii bütün bunları başka bir takımda yapması dileklerimi tekrar sunuyorum.


     Galatasaray'ın 2. BAM'ı olan Baros-Arda-Misimoviç konusuna başka bir yazıda gireceğim. Öncelikle çıplak gözle bu üçlünün uyumunu görmek, farazi konulardan ziyade, gerçekleri ve olmaya çalışılanı anlatmak daha iyi olacaktır. 1.BAM içinse, sık sık gündemimize gelecek diye düşünüyorum. Yönetim bir DMC alternatifi ve/veya B2B al(a)madığı için belki bu sene gene stres yaşayacağız. Belki de  aşama kaydeden oyuncular görürüz. Bam'a Musa katılır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder